TÜİK verilerine göre ilaç sanayi üretim endeksi yıllık bazda yüzde 7,3 geriledi. Özellikle yılın son çeyreğinde bu daralma daha da belirginleşti. Aralık 2024 itibarıyla üretimde yüzde 19,6'lık bir düşüş yaşandı. Haver Farma CEO'su Dr. CAN HİSARLI, "Bu tablo, sektörün karşı karşıya olduğu maliyet baskıları ve kur-fiyat markası nedeniyle üretim yapmanın giderek zorlaştığını ortaya koyuyor. Mevcut dinamikler sürdüğü taktirde daralma devam eder" diyor. Haver Farma CEO'su Dr. Can Hisarlı ile ilaç sektöründeki üretimin neden düştüğü ve neler yapılması gerektiğini konuştuk:
1.Türkiye'de ilaç üretimi düşüş eğiliminde... Bu eğilimin başlıca nedenleri nedir?
Türk ilaç endüstrisi, maalesef özellikle son yıllarda büyük sıkıntılarla mücadele ediyor. Öncelikle üretim maliyetleri hızla artarken ilaç fiyatlandırmasında kullanılan ilaç kuru sistemi bu artışı karşılamıyor ve üreticilerin sürdürülebilirliğini zora sokuyor. Özellikle etken madde ve hammadde dışa bağımlılık, kur dalgalanmalarında maliyet riskini arttırıyor. Bunlara ek olarak Ar-Ge harcamalarına yeterli kaynak ayrılmaması ve yüksek katma değerli ürünlerde üretim kapasitesinin gelişememesi, sektörün teknoloji tabanlı büyümesini yavaşlattı. Uzayan ruhsatlandırma süreçleri ve yatırım ortamındaki öngörülemezlik de üretime olan iştahın düşmesine neden oldu.
2. Geçtiğimiz yıl üretim ne kadar daraldı? Bu yıl ne bekleniyor?
2024 yılı yerli ilaç üretimi açısından zorlu geçti. TÜİK verilerine göre ilaç sanayi üretim endeksi yıllık bazda yüzde 7,3 geriledi. Özellikle yılın son çeyreğinde bu daralma daha da belirginleşti. Aralık 2024 itibarıyla üretimde yüzde 19,6'lık bir düşüş yaşandı. Bu tablo, sektörün karşı karşıya olduğu maliyet baskıları ve kur-fiyat markası nedeniyle üretim yapmanın giderek zorlaştığını ortaya koyuyor. 2025'e ilişkin öngörüler ise mevcut dinamikler sürdüğü takdirde daralmanın devam edebileceği yönünde. Ancak düzenleyici mekanizmaların güncellenmesi, sürdürülebilir bir fiyatlandırma altyapısının oluşturulması ve yerli üretimi teşvik eden yapısal adımların atılması halinde sektörün yeniden üretim gücünü toparlaması mümkün.
3. Yerli ilaç sektöründe kapasite kullanımı oranı son yıllarda nereden nereye geldi?
Son yıllarda kapasite kullanımı oranlarında belirgin bir dalgalanma oldu. 2022 yılında oran yüzde 77,9 gibi güçlü bir seviyeye ulaşırken 2023'te bu oran 76,2' ye geriledi. Düşüş sınırlı görünse de sektörün artan maliyet baskıları ve fiyatlandırma sorunları nedeniyle üretim kapasitesini tam anlamıyla değerlendiremediğinin bir göstergesi.
4.İlaç üretimindeki sektörün yapısal sorunları nasıl çözülür?
Bu noktada öncelikli adım, ilaç fiyatlandırma sisteminin yeniden yapılandırılması olmalı. Sabit kur uygulaması yerine daha esnek ve piyasa koşullarına duyarlı bir mekanizma geliştirilmesi gerekiyor. Ayrıca ilaç kararnamesinin güncellenme sıklığı artırılmalı; sektörde öngörülebilirliği sağlayacak bir yapıya kavuşturulmalı. Yapısal anlamda ise Türkiye'nin stratejik ürünlerde yerli üretim kapasitesini arttırmaya odaklanması şart. Bu doğrultuda yerli hammadde üretimi teşvik edilmeli, ruhsatlandırma ve geri ödeme süreçleri sadeleştirilmeli.
5. Yerli ilaç sanayisinde üretimin canlandırılması için hangi teşvikler veya destekler gerekiyor?
Sürdürülebilirlik, ardından katma değerli üretime geçişe odaklanan çok yönlü bir teşvik sistemi gerekiyor. Özellikle yerli hammadde üretimi için özel programlar geliştirilmesi, biyoteknoloji ve Ar-Ge yatırımlarına uzun vadeli teşvikler sunulması büyük önem taşıyor.
6. Mevcut sorunlar çözülmezse arz ve talep dengesinde durum ne olur?
Kötü senaryoda mevcut politikalar devam ederse 2025 yılında ilaç sanayi üretim endeksinde yüzde 10-15 arasında ek bir daralma öngörülebilir. Bu da ithalat bağımlılığın artmasına neden olabilir. İyi senaryoda ise fiyatlandırma sisteminde revizyona gidilmesi, yerli etken madde üretiminin teşvik edilmesi ve Ar-Ge yatırımlarının hızlanması durumunda; 2025 yılında üretimde yüzde 5-78 arasında bir toparlanma mümkün olabilir. Bu yalnızca arzı dengelemekle kalmaz, ihracat potansiyelini de güçlendirir.
7. Türkiye'de kutu bazında üretimin yüzde kaçı yerli üretim olarak gerçekleşiyor?
2019 yılında yüzde 82 olan yerli üretim oranı, 2024 itibarıyla yüzde 90,8'e yükseldi. Bu yıl toplamda yaklaşık 2,6 milyar kutu ilaç piyasaya sunuldu ve bunun 2,36 milyar kutusu yerli üretimle karşılandı. Değer bazında ise tablo biraz daha farklı. Çünkü ithal edilen az sayıdaki ileri teknoloji ilaç yüksek maliyetli. 2024 verilerine göre toplam pazar büyüklüğü 324,6 milyar TL'yken, bunun yüzde 56,7'si yerli üretimden oluşuyor. Yani hacimsel olarak güçlü olsak da katma değerli ürünlerde hala dışa bağımlılığımız sürüyor.
8. Yerli üretimin azalması sağlık sistemini ve hastaların ilaca erişimini nasıl etkiler?
2024'de ilaç sanayi üretim endeksinde yüzde 7,3'lük daralma yaşandı. Bu gerilemenin en somut sonucu, eczanelerde "bulunamayan ürünler" listesinin uzaması oldu. Üreticilerin maliyetleri karşılayamadığı noktada, tedavi sürekliliği riske giriyor, hekimler alternatif ilaçlara yönelmek zorunda kalıyor ve hastalar için belirsizlik artıyor. İthal ürünlerde bu açık kapatılabilir gibi görünse de dışa bağımlılık yeni kırılganlıkları, lojistik gecikmeler ve küresel arz sorunları nedeniyle tedarik süreleri uzuyor, maliyetler katlanıyor. Dolayısıyla yerli üretimin korunması sadece sanayi politikası değil ilaçta stratejik özerklik ve kamusal sağlık güvenliği açısından da vazgeçilmezdir.
9. Zorlu koşullar yerli ilaç sektöründe Ar-Ge çalışmalarını nasıl etkiliyor?
2023 verilerine göre ilaç Ar-Ge'sine yapılan harcama toplam Ar-Ge'nin yalnızca yüzde 1,8'i civarında. Bu düşük oran, yüksek teknolojiye geçişte Türkiye'nin geride kalmasına neden oluyor. Zorlu ekonomik koşullar yalnızca bütçeleri değil aynı zamanda beyin gücünü de etkiliyor. Genç araştırmacıların ve bilim insanlarının sektörden uzaklaşması veya yurt dışına yönelmesi, Ar-Ge'nin insan kaynağı altyapısını da zayıflatıyor.
10. Önümüzdeki dönemde beklenen aksiyonlar alınırsa rekabette görünüm ne olur, alınmazsa görünüm ne olur?
Öncelikle üretimde kullanılan etkin madde ve hammaddelerde ciddi bir dışa bağımlılık söz konusu. Bir diğer yapısal sorun ise Ar-Ge ve inovasyona yeterince ağırlık verilmemesi. Diğer taraftan ilaç fiyatlandırmasında kullanılan ilaç kuru ve referans fiyat uygulamarı sektörün finansal sürdürülebilirliğini olumsuz etkiliyor. Bugün ilaç ihracatımız ithalatın yalnızca üçte birini karşılayabiliyor. Eğer yapısal reformlar kararlılıkla uygulanırsa Türkiye ilaç sanayi güçlü bir dönüşüm yaşayabilir. Öncelikle ilaç fiyatlandırma ve ruhsatlandırma sistemleri gözden geçirilmeli, daha öngörülebilir ve yatırımı teşvik edici bir çerçeve oluşturulmalı. Ar-Ge'ye sağlanan destekler artırılmalı. Doğru yatırımlarla ihracatımız birkaç yıl içinde 5-6 milyar dolar seviyelerine ulaşabilir.